1 Mayıs Bayram değil,  dayanışma günü

Her 1 Mayıs geldiğinde bu şarkı gelir aklıma.
İçimde kırılır kalır ağlayan sesin/ Susar yüreğimde hüznün soluğun susar
Sarınıp yarama gitsem çare değil ki/ Yüreğimde yangın çıkar bu şehir yanar
Oy dilsizim oy gülmezim yağmur yüreklim / Oy çiçek bakışlı yarim rüzgarım benim
Bensiz yaralıdır zaman yıllar yaralı/ Sararır içimde hüznün ömrüm sararır
Belki kavuşamam sana ölüm de gelir/ Bulutlara yazdım seni yağmur yüreklim….
Aydın Öztürk’ün bu şiiri Onur Akın tarafından bestelendi.
Onur Akın, GÜN FM adına 2000 yılı Mayıs ayında Afyon Kapalı Spor Salonunda muhteşem bir konser vermişti. Bu şarkıyı ışıklar kapatılıp binlerce seyirci ile hep bir ağızdan söylemişti.
Sohbetimiz sırasında Onur Akın, bu sözlerin sevgiliden çok halkı anlattığını, şarkıyı konuşamayan yüzü gülmeyen halka adadığını söylemişti. Sonra ekledi ve dedi ki ‘Hocam gülmek devrimci bir eylemdir’ herkesin yüzü gülsün’

Taksim 1977 aklımızda
Birileri hala 1 Mayıs’ı Bahar Bayramı İşçi Bayramı vs gibi görüyor. Bunalan, ezilen, sömürülen  insanların bayramı mı olur? 1 Mayıs bayram değildir. Birlik Dayanışma ve Mücadele Günüdür 1 Mayıs.
Önce kısaca tarihsel gelişimine bakalım.
Birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs 1886'da ABD'de, kitlesel bir grev dalgası yaşandı. Sekiz saatlik işgünü talebiyle yapılan grevlere ve gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Grevler yapılırken çıkan kargaşada polis işçilere ateş açtı; 4 işçi öldü, onlarcası yaralandı. İkinci Enternasyonal, 1889'da Paris'te yaptığı toplantıda, 1 Mayıs'ı, bütün işçilerin sermaye sınıfına ve emperyalizme karşı birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kutlama kararı aldı.
Ülkemizde 1909 yılında 1 Mayıs, Üsküp ve Selanik'te kutlandı. İstanbul’da 1912 yılında Pangaltı’nda bulunan Belvü Bahçesi’nde 1 Mayıs kutlaması yapıldı. 1935’de 1 Mayıs 
‘Bahar Bayramı’ adını aldı.
51 yıllık aradan sonra 1976 yılında 1 Mayıs, İstanbul’da Taksim Meydanı’nda kutlandı. 
1977 de  1 Mayıs’ İşçi Bayramı'nı kutlamak üzere yaklaşık 500 bin kişi Taksim Meydanı'ndaki kutlamalara katıldı. İşçilerin üzerine açılan ateş sonucu 41 kişi hayatını kaybetti. Böylece Taksim Meydanı ve 1 Mayıs özdeşleşmiş oluyordu.
12 Eylül 1980 darbesiyle yine 1 Mayıs yasaklandı.


20 İşkolu ve 227 sendika var  
Günümüze döndüğümüzde  işçi sayısı, sendikalaşma rakamlarına bakalım..
29 Mart 2025 tarihinde açıklanan işgücü istatistiklerine göre işsizlik oranı 
2025 yılı Mart ayında yüzde 7,9 seviyesinde gerçekleşti.
İstihdam edilenlerin sayısı 32 milyon 597 bin kişi, istihdam oranı ise yüzde 49,2 oldu. İşgücü 35 milyon 404 bin kişi, işgücüne katılma oranı yüzde 53,4 oldu.
Buna göre, 2025 Ocak ayı itibarıyla Türkiye genelindeki toplam 16 milyon 863 bin işçiden 2 milyon 500 bin işçinin bir sendikaya üyeliği bulunuyor.Yani  işçilerin %14,97'si sendikalı, %85,03'ü ise halen sendikasız.
Ülkemizde 20 işkolunda 227 sendikanın olduğunun altını çizelim.
Türkiye’de işçi sınıfı hareketi, 1980 sonrası dönemde ciddi düzeyde geriledi. Bu dönemde 1980 sonrası uygulanan neo-liberal politikalar kadar işçi sınıfının daha önceki dönemlerden almış olduğu mirasın da etkisi büyüktür. 
Genel olarak sanayileşme devlet eliyle yaşama geçirildiğinden işçi sınıfı kültürü de bundan etkilendi, işçiler arasında “devlet baba” anlayışı ve tebaa kültürü gelişti.
Güçlü bir sınıf mücadelesi, emekçilerin ve işçilerin kendi özgürlüğü ve güçlenmeleri için mücadele etmeye ikna olmalarıyla olur.
Emekçiler alanlarda ne istiyor?
Demokrasi adalet, özgürlük istiyor. Yetmez eşitlik, barış ve kardeşlik istiyor.
Umutlarımızı her daim diri tutalım.
Egemen sınıf sermayenin saltanatı bir gün gelip sona erecek. Çünkü emek en yüce değerdir.
Alın teri ile evine ekmek götürmeye çalışan tüm emekçilerin bu dayanışma birlik ve mücadele gününü tebrik ediyorum.
Mutlu ve aydınlık yıllara…