Mayıs 2024'te Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan Kamuda Tasarruf Tedbirleri Genelgesi, kâğıt üzerinde bakıldığında kamu harcamalarını disipline etmeyi, israfı önlemeyi ve mali dengeyi sağlamayı amaçlayan bir metin olarak sunuldu. Ancak sahaya, yani Anadolu'ya indiğinizde bu genelgenin gerçek etkisi çok daha sert, çok daha yıkıcı ve telafisi zor bir tabloyu gözler önüne seriyor. Çünkü bu genelge, uygulama biçimiyle yerel medyayı tasarrufa değil, tasfiyeye tabi tutmuştur.

Genelgeyle birlikte gazete ve dergi abonelikleri, reklam, ilan, tanıtım ve benzeri birçok kalem tasarruf kapsamına alındı. Başta belediyeler olmak üzere kamu kurumları, bu düzenlemeyi gerekçe göstererek yerel gazetelere abone olmamaya, ilan vermemeye, tanıtım yapmamaya başladı. Oysa Anadolu'da yerel basının ayakta kalmasını sağlayan temel gelir kalemleri tam da bunlardır. Bu gerçek bilinmesine rağmen atılan bu adım, yerel medyayı adeta idam sehpasına götürmüş, ipi boynuna geçirmiştir.

Anadolu Basını Nefessiz Bırakılmıştır

Bugün İstanbul'dan, Ankara'dan bakıldığında belki birkaç kalem giderin kısılması gibi görünen bu uygulama, Anadolu şehirlerinde bir sektörün tamamen çökmesi anlamına gelmektedir. Yerel gazeteler, dergiler ve internet haber siteleri zaten sınırlı imkânlarla, çoğu zaman fedakârlıkla yayın hayatını sürdürmektedir. Büyük sermaye gruplarının, ulusal reklam pastasından pay alan medya holdinglerinin aksine, Anadolu medyası doğrudan yaşadığı şehrin dinamikleriyle ayakta durur.

Belediyelerin verdiği ilanlar, kamu kurumlarının abonelikleri, yerel etkinliklerin tanıtımları… Bunlar yerel basın için lüks değil, hayati ihtiyaçtır. Şimdi soruyorum: Bu gelir kalemleri bir gecede kesildiğinde, Anadolu'daki bir gazete nasıl ayakta kalacaktır? Bir internet haber sitesi, muhabirinin maaşını nasıl ödeyecektir? Matbaa masrafını, internet altyapısını, vergisini nasıl karşılayacaktır?

Cevap çok nettir: Karşılayamayacaktır. Nitekim bugün gelinen noktada Anadolu'nun dört bir yanında gazeteler birer birer kapanmakta, internet siteleri yayınlarını durdurmakta, gazeteciler işsiz kalmaktadır.

Tasarruf Adı Altında Medya Katliamı

Bu tabloya rağmen hâlâ "tasarruf" kelimesinin arkasına sığınmak, akılla, vicdanla ve kamu yararıyla bağdaşmamaktadır. Çünkü kamuda israf gerçekten diz boyu iken, tasarrufun adresi olarak yerel basının seçilmesi iyi niyetli bir tercih değildir.

Bugün kamuda:

• Makam araçları cenneti oluşmuşken,

• Birden fazla araca sahip yöneticiler varken,

• Şatafatlı binalar, lüks harcamalar sürerken,

• Temsil ve ağırlama giderleri keyfî biçimde kullanılırken,

Tasarrufun; gazeteye, dergiye, ilana, reklama uygulanması izaha muhtaçtır. Hatta daha açık söyleyelim: Bu durum izah edilemez.

Bir kamu kurumunun yerel gazeteye verdiği ilan, israf değildir. Bir belediyenin yerel basına abone olması savurganlık değildir. Aksine bu, demokrasinin yaşaması için yapılan bir yatırımdır. Çünkü yerel basın sustuğunda, yerel demokrasi de sessizliğe gömülür.

Yerel Basın Olmadan Yerel Demokrasi Olmaz

Basın, milletin müşterek sesidir. Basın, sadece haber veren bir mecra değildir; denetleyen, sorgulayan, kamu adına hesap soran bir güçtür. Özellikle yerel basın, bulunduğu şehirde belediyeyi, kamu kurumlarını, yerel yöneticileri doğrudan izler ve denetler.

Yerel basının sustuğu bir yerde:

• Yanlışlar olur,

• İsraf sorgulanmaz,

• Keyfiyet artar,

• Kamuoyu oluşmaz.

İşte tam da bu yüzden medyada tasarruf olmaz. Basın demokrasinin temel taşıdır. Temel taşı çekerseniz, bina çöker. Anadolu'da bugün olan tam olarak budur: Temel taşları sökülmektedir.

Gazeteciler İşsiz, Şehirler Sessiz

Bu genelgenin en ağır sonuçlarından biri de gazetecilerin işsiz kalmasıdır. Anadolu'da bir gazeteci sadece haber yazmaz; şehrin hafızasını tutar, sorunlarını dile getirir, kültürünü yaşatır. Bugün yüzlerce, binlerce gazeteci ya işten çıkarılmış ya da çıkarılma korkusuyla çalışmaktadır.

Gazeteler kapısına kilit vuruyor.

İnternet siteleri kapanıyor.

Matbaalar çalışamaz hâle geliyor.

Ve en acısı da şu: Anadolu'da medya diye bir kavram hızla yok oluyor.

Eğer bu gidişat durdurulmazsa, birkaç yıl içinde Anadolu şehirlerinde yerel gazete bulmak, yerel haber okumak mümkün olmayacaktır. O zaman da merkezden yazılan, merkezden yönetilen, yerelin sesini yansıtmayan bir medya düzeniyle karşı karşıya kalacağız.

Tasarruf Tedbirleri Yeniden Gözden Geçirilmelidir

Elbette kamuda tasarruf yapılmalıdır. Buna kimsenin itirazı yok. Ancak tasarruf, akıllı, adil ve vicdanlı yapılmalıdır. İsrafla mücadele edilecekse, bunun adresi yerel basın değil; gerçekten israfın olduğu alanlar olmalıdır.

Yerel medya tasarruf kalemi olarak görülmemeli, aksine desteklenmesi gereken stratejik bir alan olarak ele alınmalıdır. Çünkü yerel basını kaybeden bir ülke, demokrasisini zayıflatır, kamu denetimini ortadan kaldırır, toplumsal hafızasını yitirir.

Son Söz: Anadolu Medyasını Görün

Buradan açık ve net bir çağrıda bulunuyorum:

Anadolu medyasını görün.

Yerel basının çığlığını duyun.

Tasarruf tedbirleri genelgesini bu yönüyle yeniden değerlendirin.

Aksi hâlde bu genelge, tarihe "kamuda tasarruf" adı altında Anadolu medyasının idam fermanı olarak geçecektir.

Unutulmasın;

Basın sustuğunda, millet susturulur.

Basın yok olursa, demokrasi nefessiz kalır.

Ve şunu bir kez daha yüksek sesle söyleyelim:

Medyada tasarruf olmaz.

Kalın Sağlıcakla…