Av.Hakan Şeref OLGUN İYİ Parti Genel Başkan yardımcısı Basın açıklaması VİDEO HABER
Gözden kaçırmayın

Son 1-2 gündür basın yayın organlarında da yer aldığı üzere Anayasa Mahkemesi tarafından İptal edilen TCK 220/6 ve 314/3 Maddeleri hakkında, AKP İktidarınca düzenleme yapılmasının engellenmesinin, nasıl bir hukuki boşluk ve sonuç doğurduğu hakkında aziz milletimizi bilgilendirme görevimi yerine getiriyorum.
Her ortamda Terör Örgütü ile hiçbir pazarlık yok diyen AK Parti bakın ne yaptı;
Anayasa Mahkemesi (AYM), 05.11.2024 tarihli ve E: 2024/81, 2024/189 K. sayılı kararıyla, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçunu düzenleyen 220. maddesinin “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişilerin işledikleri suçtan ayrı olarak cezalandırılmasını” öngören 6. fıkrası ve bu fıkra ile bağlantılı olan 314. maddenin 3. fıkrasını iptal etmiştir.
AYM, iptal kararıyla birlikte hukuki boşluk doğmaması için 6 aylık bir süre tanımış, iptal hükmünün yürürlüğe girişini ertelemiştir.
Bu süre, 09.07.2025 tarihinde dolmuştur. Dolayısıyla da TCK’de artık “örgüt adına suç işlemek” şeklindeki suç tipi yer almamaktadır. Bu durumun kanunilik ilkesi ile bağlantılı olarak ceza kanunlarının zaman bakımından uygulanması bağlamında birtakım sonuçları bulunmaktadır.
TCK md. 220/6 hükmünde yer alan suç tipi ile, fail örgüte üye olmasa ya da failin örgüt üyeliği ispatlanamamış olsa dâhi, örgüt adına işlediği suçtan ayrı olarak salt örgüt adına suç işlediği için cezalandırılmaktaydı. Kanun koyucunun bu yönde bir düzenleme yapması örgütlü suçlarla mücadelede benimsenen suç siyasetinin bir gereğiydi.
Anılan suç tipine göre örneğin; bir kişi PKK terör örgütü adına yapılan eylemde molotofkokteyli atarsa ve bu eylemi neticesinde zarar meydana gelirse sadece “Mala zarar verme” suçundan değil, aynı zamanda “örgüt üyeliği” gibi daha ağır bir suçtan da ceza alıyordu. Bu madde, özellikle örgüt üyeliği delillerle ispatlanamayan ancak örgütle irtibatlı suç işleyen kişilere yönelik uygulanan bir maddeydi.
TCK md. 314/3 ise 220. maddedeki hükümleri (özellikle 220/6’yı) silahlı örgüt suçlarıyla ilişkilendiriyordu. Yani 314. maddeye göre terör örgütü suçlarında 220. maddeye bakılacaktı. TCK 314/3 ise, silahlı örgüt suçlarını 220. maddeye bağlayan kritik bir düzenlemeydi. TCK 220/6 olmadan, 314/3’ün anlamı fiilen ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Dolayısıyla, bu maddelerin iptali sonrasında, örgüt adına işlenen suçlar yalnızca “temel suç” kapsamında değerlendirilecektir. Bu maddelerin birlikte uygulanması, örgüt bağlantısı ispat edilemeyen ancak fiilen örgüt adına suç işleyen kişilerin ağır ceza almasının önünü açmaktaydı.
AYM ise iptal gerekçesinde özellikle belirlilik ilkesine vurgu yapmış ve bu maddelerin, suçun kapsamını ve unsurlarını yeterli açıklıkla ortaya koymadığını tespit etmiştir. Anayasa’nın 38. maddesinde düzenlenen “suç ve cezanın kanuniliği” ilkesi uyarınca, kanun maddelerinin öngörülebilir olması gerektiğini, aksi halde bireylerin hangi fiillerden dolayı cezalandırılacağını önceden bilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.
AYM’nin anılan kararı ve Anayasa gereği, TBMM’nin bu 6 aylık süre zarfında, iptal edilen maddelerin yerine hem AYM’nin iptal gerekçelerine uygun, hem de terörle ve örgütlü suçlarla mücadelede etkinliği gözeten ceza siyasetini sürdürecek yeni bir düzenleme yapması gerekiyordu.
AYM’nin iptal gerekçeleri, gayet açık olup , belirsizlik ve kanunilik ilkesi üzerine kuruludur. TBMM’nin yapması gereken, 220/6’daki “örgüt adına” kavramını somutlaştıran, suçun unsurlarını açıkça belirleyen yeni bir düzenleme yapmaktır.
TBMM tarafından yeni bir kanuni düzenleme yapılmadığı için “örgüt adına suç işlemek” suç olmaktan çıkmıştır. Bunun sonucunda da anılan madde hükmü nedeniyle açılan soruşturmalarda kamu davasının açılmasına yer olmadığı, kovuşturma aşamasındaki dosyalarda CMK md. 223/2-a gereğince beraat kararı, hükmün kesinleştiği ve infaz aşamasına geçilen dosyalarda ise CMK md. 311/1-f maddesi gereğince, uyarlama yargılaması yapılarak yine beraat kararı verilmesi gerekecek olup, anılan suç tipi açısından hukuki bir af meydana gelmiştir.
Bu nedenlede PKK Terör Örgütü adına suç işleyen teröristlere tahliye yolu açılmış, İptal kararının yürürlüğe girmesinin akabinde hâlihazırda bu maddelerden hüküm giyen sanıkların tahliye taleplerinin mahkemelerce kabul edildiği, bu bağlamda birçok PKK mensubunun bu yasal boşluktan yararlandığı bilinmektedir.
AYM’nin iptal kararının yürürlüğe girmesiyle birlikte, Diyarbakır’daki Ağır Ceza Mahkemeleri son 72 saatte olağanüstü bir yoğunlukla çalışmış ve bu maddeden hüküm giymiş olan 200’ü aşkın PKK hükümlüsünün infazını durdurarak tahliye ettiğine yönelik haberler kamuoyuna yansımıştır. Tutuklu olanların dosyaları tek tek ele alınarak toplu tahliye kararları verilmiş, tutuksuz yargılanıp ceza aldıkları için haklarında yakalama kararı bulunan kişilerin yakalama kararları da infaz hâkimliklerine yazı yazılarak geri çekilmiştir Yargılamalarda örgüt üyeliği suçlaması ispatlanamayan ama örgüt bağlantısı net olan kişilerin cezalandırılması artık mümkün olmamaktadır.
AYM, iptal gerekçesinde haklıdır ancak TBMM’nin görevi, bu gerekçelere uygun bir şekilde yeni, açık ve net bir düzenleme yapmaktı. Bu yapılmadığı için, terör örgütlerinin lehine bir durum ortaya çıkmıştır.
TBMM Meclisini günlerce milletimizin hiçbir sorunu çözmeyen, gereksiz konularla oyalayan , hatta üç iş adamı için tüm kamuoyunu ve muhalefeti karşısına alıp kanun çıkaran, Cumhur ittifakı, Anayasa Mahkemesince öngörülen 6 aylık süre zarfında , bu denli aciliyeti ve önemi ortada olan hususta bir kanuni düzenleme getirmemiştir.
Bu denli önemli konuda Bugün gelinen noktada herhangi bir düzenleme yapılmamasının perde arkasında, İktidarın Terör örgütü PKK ile yürüttüğü gizli bir pazarlığın olduğu bir kez daha açık seçik ortaya çıkmıştır. Bu hususu aziz milletimizin taktirine ve tarihe not olarak bırakıyor Saygılar sunuyorum.
Av.Hakan Şeref OLGUN
İYİ Parti Genel Başkan yardımcısı
Afyonkarahisar Milletvekili
Yorumlar
Yorum Yap