Şu hayatta neden birbirimizin üstüne basıyoruz?

Niye birbirimizi ezip geçiyoruz?

 

Patron işçisini hor görüyor, baba oğluna söz hakkı tanımıyor, anne kızının sesini duymuyor…

Dost dostunu anlamıyor, seven sevdiğini tüketiyor.

 

Biz artık gördük ki insanı açlık değil, çaresizlik değil… Asıl yıkan şey anlamsızlık.

 

Bir düşün; yaşadığın şeylerin hepsi beş dakikalık aslında.

O zaman bu hırs niye? Bu koşuşturmaca niye?

Ya koştuğunla kaçtığın şey aynıysa? İkisi de ölümse?

 

Hayat sandığımızdan çok daha kısa.

Bugün kırdıkların, incittiklerin yanında kar kaldığını sanıyorsun ama aslında o yük, yarın kalbine oturacak.

 

Oysa çok basit: İnsan insana ilaç da olabilir, dert de.

Biraz dinlesek, biraz anlasak, biraz sevgiyle dokunsak… Dünya değişir.

 

Ama biz hep acele ediyoruz. Koşuyoruz, kaçıyoruz.

Kime, neden, nereye?

Unutma, yolun sonu aynı.

 

Madem öyle, bari yol arkadaşlığımız güzel olsun.

Birbirimizi ezmeden, incitmeden, anlayarak yaşayalım.

 

Çünkü hayat gerçekten çok kısa

 İnsanadır

Hayat sandığımızdan çok daha kısa.

Bugün kırdıkların, incittiklerin yanında kar kaldığını sanıyorsun ama aslında o yük, yarın kalbine oturacak.

 

Oysa çok basit: İnsan insana ilaç da olabilir, dert de.

Biraz dinlesek, biraz anlasak, biraz sevgiyle dokunsak… Dünya değişir.

 

Ama biz hep acele ediyoruz. Koşuyoruz, kaçıyoruz.

Kime, neden, nereye?

Unutma, yolun sonu aynı.

 

Madem öyle, bari yol arkadaşlığımız güzel olsun.

Birbirimizi ezmeden, incitmeden, anlayarak yaşayalım.

 

Çünkü hayat gerçekten çok kısa