Cumhuriyet Kutlamaları Göğsümüzü Kabarttı
Cumhuriyet Bayramının 102. senesi büyük bir coşku ile yurdumuzda kutlandı. İlimizde de bayram sevinci vardı. Çocuklarımız en güzel giysileri ile bayramı yaşadı. Okul ve işyerleri bayraklarımız ile donatıldı. Cumhuriyet yürüyüşleri yapıldı. Valilikte protokol bayramlaşması yapıldı. Bu bayram da halkın katılımı önemliydi. Yurdun dört bir yanından yaşlı, genç, kadın, erkek demeden halkımızın Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyete sahip çıktığını, göğsümüz gerinerek izledik.
İlimizde Çarşamba gecesi Cumhuriyet resepsiyonu yapıldı. Milletvekillerinden sadece İbrahim Yurdunuseven’in katıldığı resepsiyonda bazı ayrıntıları paylaşarak yazımıza devam edelim.
Atanmış ve seçilmişe yoğun ilgi
Askeri ve sivil erkan ile ilimizdeki protokol üyelerinin de hazır bulunduğu gecede Vali Kübra Güran Yiğitbaşı çok iyi hazırlanmış bir konuşma yaptı. Dünyadaki mazlum ülkelerin kaderlerine de vurgu yapan Yiğitbaşı geceye katılanlara teşekkür etti.
Ayrıca Vali Yiğitbaşı’na çocukların yoğun ilgisi vardı. Cumhuriyet pastasını salondaki çocuklarla kesen Vali Kübra Güran Yiğitbaşı’na özellikle aileler yoğun ilgi gösterdi.
Aileler, çocuklarını yanına alıp ve bazen de Vali’nin kucağına verip yüzlerce fotoğraf çekildi.
Belediye Kadın Meclis Üyesi grupla salona gelen Belediye Başkanı Burcu Köksal’da salonda ilgi gördü. Başkan Köksal da yemek sonrası giriş salonunda çok sayıda kişi ile fotoğraf çekildi.
Hem atanmış, hem seçilmiş iki kadın yöneticiyi ilimizin bağrına bastığını görmek önemliydi.
Hoş gelir, sefa gelir
Salonda konuşulan en önemli konu Cumhuriyet bayramının yanı sıra Belediye Başkanı Burcu Köksal’ın Ak Parti’ye geçip geçmeyeceğiydi.
Köksal’ın defalarca yaptığı açıklamalara rağmen bu konu ilimiz gündeminde hala yerini koruyor.
Salonda görüştüğüm Ak Parti’nin dört, beş ismi konu hakkında fazla yorum yapmaktan kaçındı. Ve şu değerlendirmeyi yaptılar; “Bizde malum Reis ne derse o olur. Cumhurbaşkanımız uygun gördüğü taktirde bize söyleyecek söz düşmez. Hoş geldi.Sefa geldi deriz”
Bakalım süreç nasıl işleyecek?
Cumhuriyet ve Basın
Afyonkarahisar’daki Cumhuriyet resepsiyona basın emekçileri de ilgi gösterdi. Günümüzdeki yerel ve ulusal medya ile 102 sene önceki medya ve siyasi atmosfere bakınca bir asır geçmesine rağmen yaşananların çok benzer olduğunu fark ediyoruz.
Bu tespiti aşağıdaki değerlendirme ışığında yaparsak yanılmayız sanırım.
Bu araştırmada Gazeteci dostum M. Zafer Masalcı tarafından uzun uğraşlar sonucu kitaplaştırıldı.
Atatürk ve Batıcılar isimli TBMM tutanaklarından yola çıkan Mehmet Zafer Masalcı’nın üçüncü kitabının hazırlığında olduğunu belirtelim.
Masalcı kitabında diyor ki; İstanbul Basını; “Cumhuriyet bir tılsım değildir. Cumhuriyet alkış ile, şenlik ve dua ile yaşamaz. Sıkboğaza getirilmiş bir hal."
"Efendiler, acele ediyorsunuz."
Atatürk Cumhuriyetin ilanı konusunda diyor ki:
Efendiler,
Saltanat devrinden Cumhuriyet devrine geçebilmek için, herkesin malumu olduğu üzere, bir intikal devresi yaşadık.
Bu devirde iki fikir ve görüş birbirleriyle devamlı olarak mücadele etti.
O fikirlerden biri,saltanat devrinin devam ettirilmesiydi. Diğer fikir saltanat idaresine son vererek cumhuriyet idaresi tesis eylemekti. Bu bizim fikrimizdi. Biz fikrimizi açıkça söylemekte sakınca görüyorduk. Ancak görüşümüzün tatbik kabiliyetini saklı bulundurup münasip zamanda tatbik edebilmek için, saltanat taraftarlarının fikirlerini tatbik sahasından uzaklaştırmak mecburiyetinde idik. Yeni kanunlar yapıldıkça,bilhassa Teşkilatı Esasiye kanunu yapılırken, saltanat taraftarları, padişah ve halifenin haklarının salahiyetinin açıkça belirtilmesinde ısrar ederlerdi. Biz de bunun zamanının gelmediğini veya lüzum olmadığını beyan ederek o yönü söylenmemiş bırakmakta fayda görüyorduk.
Devlet idaresini, cumhuriyetten bahsetmeksizin, milli hakimiyet esasları dairesinde her an cumhuriyete doğru yürüyen şekilde temerküz ettirmeye çalışıyorduk.
Efendiler, Cumhuriyet'in ilanı bütün milletçe sevinç sebebi oldu.Her tarafta parlak gösteriler sevinç sebebi oldu.
Yalnız İstanbul'da iki üç gazete,Ahmet Emin Yalman'ın Vatan Gazetesi, Hüseyin Cahit Yalçın'ın Tanin Gazetesi, Ahmet Cevdet'in İkdam Gazetesi, Ebuziya Velid'in başyazarlığını yaptığı Tevhid-i Efkar Gazetesi ve yalnız İstanbul'da toplanan bazı zevat, milletin genel ve samimi olan sevincine iştirakte tereddüde düştü, cumhuriyet ilanına ön ayak olanları eleştirmeye başladı.
Bu kişiler Konya'dan toplantı için İstanbul'a gelen ve Rauf Bey, Refet Paşa, Adnan Bey(Adıvar) tarafından 28 Ekim 1923 tarihinde karşılanan Ali Fuat Paşa ile Erzurum'dan toplantı için gelmek üzere yolda olan Kazım Karabekir Paşa.
Cumhuriyet'in hemen ilanından sonra, bu gazetelerde Cumhuriyet'i eleştiren yazılar çıktı. Bunlar Rauf Orbay'la görüşmeler yaparak, onun cumhuriyeti eleştiren yazılarını yayınladılar.Bu generaller ve gazeteciler Rauf Orbay'ı Ankara'ya cumhuriyeti kuranlardan hesap sormak üzere uğurladılar.
Bu gazeteler "Yaşasın Cumhuriyet" başlığı altındaki yazıları bile cumhuriyetin ilan ve tespit tarzının garip olduğunu bunda "sıkboğaza getirilmiş bir hal" bulunduğunu ilan ediyorlardı. "
(Atatürk ve Batıcılar-M.Zafer Masalcı.s51-52-Kaynak Yayınları-NutukII. s-316-317)
Atatürk'ten öğrendiklerimiz
1-Cumhuriyet ilanı sırasında İstanbul basınının önde gelenleri Cumhuriyete karşıdır. Padişahlığın ve halifeliğin devamından yanadır.
2-Rauf Orbay,Refet Paşa, Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir, Adnan Adıvar da, padişahlık ve halifeliğin devamından yana ve Cumhuriyete karşıdırlar.
3-Bu generaller ve gazeteciler, 1926 da ki İzmir suikastından sonra politikadan dışlanmışlardır.
4-Bunlardan Adnan Adıvar ve Halide Adıvar İzmir suikastı öncesi, İngiltere'ye kaçmışlardır.Atatürk'ün ölümünden sonra Türkiye'ye dönmüşlerdir.
5-Rauf Orbay, İsviçre'ye kaçmıştır. Annesinin ölümü nedeniyle 1936'da izin alarak Türkiye'ye dönmüştür. İzmir suikastı davasından on yıl hapis cezası almıştır.1933 Onuncu yıl genel affından yararlanmak için Türkiye'ye gelmediğinden bu aftan yararlanamamıştır.
6-Bu gazetecilerden, Hüseyin Cahit Yalçın, Rauf Orbay milletvekili Kazım Karabekir Meclis Başkanı Ali Fuat Paşa bakan yapılmıştır.(İsmet İnönü dönemi)
Şimdi doğrusunu isterseniz; Türkiye 11 Kasımdan sonra ikinci Tanzimat dönemine girmiş ve emperyalizme teslim olmuştur.Burada cumhuriyete karşı olan üst düzey gazeteci siyasetçi ve askerlerin artık söz sahibi olmalarının büyük etkisini vardır. KEZA
CHP'den sonra 1950'de İktidar olan Demokrat Parti de CHP'nin yolundan giderek Amerikan emperyalizmiyle işbirliğini sürdürmüştür. NATO'ya giriş için başvuran CHP döneminde Nato'ya giremedik ama DP' döneminde Kore de 727 şehidimizin ardından Amerika bizi NATO'ya alıyordu.
Emperyalizme karşı olanlar dünde, bugünde ayakta kalmak zorundadır.İşte bu yüzden basını ile siyasetçisi ile cumhuriyet sevdalılarının Atatürk devrimlerini tamamlaması ve saflarını sıklaştırması gerekiyor.
Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyetimizi, yeniden devrimcileştirmek vatanseverlere düşüyor.













Yorumlar