Son günlerde Afyonkarahisar’da yaşanan gelişmeler, sadece bir yerel yönetim krizi değil, aynı zamanda Türkiye'nin pek çok kentinde zaman zaman gün yüzüne çıkan "seçilmişlerle atanmışların çatışması"nın yeni bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Oysa şehirlerin geleceği için bu iki kesimin birlikte çalışması elzem.
Peki neden anlaşamıyorlar?
Bu kaotik durum nasıl son bulur?
Seçilmişler, halkın oylarıyla görev başına gelen belediye başkanları, il genel meclisi üyeleri, muhtarlar gibi yerel yöneticilerdir.
Atanmışlar ise devletin temsilcileri olan valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri gibi bürokratlardır.
İki tarafın da görevi halka hizmettir; ancak yöntemleri, bağlı oldukları sistemler ve sorumluluk alanları farklıdır.
Ne yazık ki bu farklar, zaman zaman “yetki savaşı”na dönüşmekte, halkın faydasına olması gereken kararlar kişisel hırslara ya da kurumsal çekişmelere kurban edilmektedir.
Afyonkarahisar’da özellikle son haftalarda yaşanan bazı uygulamalar, yerel yöneticiler ile merkezi idare temsilcileri arasında ciddi bir uyumsuzluğa işaret ediyor.
Basına yansıyan bilgilerde; protokol krizleri, ortak projelerdeki anlaşmazlıklar ve karar alma süreçlerindeki gecikmeler dikkat çekiyor.
Şehir, deyim yerindeyse hizmet yerine ego savaşlarına tanıklık ediyor.
Bu durum, sadece kamuoyunu değil, yatırımcıyı da ürkütüyor.
Birlik görüntüsünün zedelendiği yerde istikrar olmaz; istikrarın olmadığı yerde de kalkınma beklenemez.
Her iki taraf da kamu adına görev yapıyor.
Ortak masa kurulmalı, düzenli toplantılarla sorunlar konuşulmalı. Sessiz çekişmeler yerine açık iletişim tercih edilmeli.
Ne belediye başkanı devleti temsil eder ne de vali halkın oyuyla seçilmiştir.
Herkes kendi yetki alanının farkında olmalı, sınırları aşmamalıdır.
Şehir için belirli ana projeler üzerinde uzlaşma sağlanmalı.
Bu projeler siyasetin üstünde tutulmalı.
Halk, bu sürecin dışına itildikçe güvensizlik artar.
Ortak toplantılar halka açık yapılmalı, kararlar şeffafça paylaşılmalı.
Afyonkarahisar’ın geleceği, kişisel hesapların değil ortak aklın eseri olmalıdır. Ne atanmışlar halka rağmen karar almalı, ne de seçilmişler devletin kurumsal yapısını görmezden gelmeli.
Bu şehir, işbirliğini değil çekişmeyi tercih eden yöneticileri ne affeder ne de unutur.
Yorumlar