Ülkemizi derinden yaralayan o kara alevler, sadece ağaçlarımızı değil, ciğerlerimizi de yakıyor. Günlerdir süren orman yangınları sadece doğamıza değil, insanımıza da büyük zarar veriyor. Ne yazık ki bu felaket Mehmet isimli bir vatandaşımızın da hayatını aldı. Hepimiz bir kere daha doğanın öfkesinin ne kadar acımasız olabileceğini gördük.

Yangın bölgelerinde gece gündüz demeden mücadele eden kahramanlarımız var. Kimi orman işçisi, kimi itfaiyeci, kimi gönüllü... Hepsi aynı amaç için, aynı terle, aynı dualarla çalışıyor: Yeşil Vatan’ı korumak.

Bir muhabir, bölgedeki bir orman işçisine mikrofon uzatıyor. Yüzü is içinde, gözleri yorgun, elleri nasır tutmuş... Ve şu soruyu soruyor:

— "Kaç saattir çalışıyorsunuz?"

Belki saatlerle ölçülemezdi o emeğin büyüklüğü. Ama orman işçisinin verdiği cevap, sadece bir yanıt değil, bir milletin karakteridir:

— "Kaç saat çalıştığımızın bir önemi yok. Yeter ki Yeşil Vatan sağ olsun."

İşte bu cümle, tarih kitaplarında altı çizilmesi gereken bir onur, bir sorumluluk, bir vatana bağlılık ifadesidir.

Bu cevabın içinde hem Mehmet’in hatırası var, hem de yanıp kül olmasın diye canını ortaya koyan binlerce insanın duası...

Biz bu toprağın evlatlarıyız. Bazen bir yangının ortasında, bazen bir selin kenarında, bazen bir depremin gölgesinde sınanırız.

Ama her seferinde bir yerden bir el uzanır: “Yeter ki vatan sağ olsun” diye…

Yeşil Vatan için dökülen her damla ter, bu toprakların en kıymetli suyudur. Ve biz biliyoruz ki, bu millet oldukça, bu ormanlar yeniden filizlenir.