İYİ Parti il başkanı Muhammet Mısırlıoğlu’nun basın toplantısı Düzenledi.
Gözden kaçırmayın

İYİ Parti il başkanı Muhammet Mısırlıoğlu’nun basın toplantısı konuşma metni
Kış kapıya dayanmışken, ülkemizin en kırılgan kesimleri olan emeklilerimiz, işçilerimiz, dul ve yetimlerimiz, dar gelirli vatandaşlarımız her geçen gün daha da ağır bir yükün altına girmektedir. Elektrik ve doğalgaz faturaları kabarmış, yakacak fiyatları el yakar hale gelmiştir. Evlerde çorba kaynamakta zorlanıyor, çocukların geleceği karanlığa itilmek isteniyor.
Bugün Türkiye’de açlık sınırı 27 bin liranın üzerinde, yoksulluk sınırı ise 90 bin liraya dayanmıştır. Ancak milyonlarca emekli ve işçi, açlık sınırının bile altında ücretlerle yaşam mücadelesi vermektedir. Bu tablo bir sosyal devlet için asla kabul edilemez.
Vatandaşlarımız kış aylarında ısınmak ile karnını doyurmak arasında tercihe zorlanıyor. Sobası olan kömür bulamıyor, doğalgaz kullanan faturasını ödeyemiyor. Çalışan işçiler alın terinin karşılığını alamazken, emekliler ömürlerini verdikleri devletin gözünde adeta yük muamelesi görüyor.
Bir kez daha haykırıyoruz:
Emeklilerimizi açlığa, işçilerimizi yoksulluğa, dul ve yetimlerimizi çaresizliğe mahkûm eden bu düzen sürdürülemez!
Doğalgazda, elektrikte, yakacakta vatandaşın omuzuna binen yük derhal hafifletilmeli, devlet milletin yanında olduğunu göstermelidir.
Maaşlar, açlık ve yoksulluk sınırı gözetilerek yeniden düzenlenmeli, kış yardımları kalıcı ve güçlü bir şekilde devreye sokulmalıdır.
Milletimiz, bu ağır tabloyu değiştirecek iradeyi gösterecek kudrete sahiptir. Hiç kimse bu ülkenin alın teriyle yaşayan insanını kaderine terk edemez!
Yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Ancak velilerimizin ve öğretmenlerimizin yaşadığı sıkıntılar giderek büyüyor.
Velilerimiz, artan okul masraflarıyla boğuşurken bir de ek ders kitabı dayatması ile karşı karşıya bırakılıyor. Devlet, milyonlarca öğrenciye ücretsiz ders kitabı dağıtırken, ne yazık ki bazı öğretmenler ve okul idareleri “o kitaplar kullanılmıyor, bizim istediğimiz yardımcı kitabı alacaksınız” diyerek velileri zor durumda bırakmaktadır. Asgari ücretle geçinen, dar gelirli aileler, çocuklarının geri kalmaması için borçlanarak bu kitapları almak zorunda kalıyor. Eğitimde fırsat eşitliği böyle mi sağlanacak?
Bu sorunun yanında öğretmenlerimizin yaşadığı mağduriyetler de cabasıdır. Atama bekleyen binlerce öğretmenimiz varken, mülakat sistemi hâlâ kaldırılmamış, liyakat yerine torpil ve kayırmacılık kapıları aralanmıştır. Genç öğretmen adaylarımız yıllarca emek verip sınav kazanıyor ama mülakatta eleniyor. On binlerce öğretmen işsizken, okullarda ücretli öğretmenlik uygulaması ile gençlerimiz kölelik düzeninde çalıştırılıyor.
Veliler dertli, öğretmenler umutsuz, öğrenciler geleceğe kaygıyla bakıyor. Peki, bu tabloyu kim düzeltecek?
Devletin verdiği kitaplar neden kullanılmıyor?
Eğer kitaplar yetersizse, meb bu kitapları neden hazırlıyor?
Neden ek kitaplar bir ticaret unsuru haline getiriliyor?
Mülakat neden hâlâ kaldırılmadı? Öğretmenlerimizin hakkı neden gasp ediliyor?
Biz diyoruz ki:
Eğitim ticaretin değil, eşitliğin alanı olmalıdır.
Velilerimizin sırtına yeni yükler bindirilmemeli, çocuklarımızın geleceği paraya bağlanmamalıdır.
Yeni eğitim-öğretim yılı başladı. Ancak velilerimizin ve öğretmenlerimizin yaşadığı sıkıntılar giderek büyüyor.
Velilerimiz, artan okul masraflarıyla boğuşurken bir de ek ders kitabı dayatması ile karşı karşıya bırakılıyor. Devlet, milyonlarca öğrenciye ücretsiz ders kitabı dağıtırken, ne yazık ki bazı öğretmenler ve okul idareleri “o kitaplar kullanılmıyor, bizim istediğimiz yardımcı kitabı alacaksınız” diyerek velileri zor durumda bırakmaktadır.
asgari ücretle geçinen, dar gelirli aileler, çocuklarının geri kalmaması için borçlanarak bu kitapları almak zorunda kalıyor. Eğitimde fırsat eşitliği böyle mi sağlanacak?
Bu sorunun yanında öğretmenlerimizin yaşadığı mağduriyetler de cabasıdır. Atama bekleyen binlerce öğretmenimiz varken, mülakat sistemi hâlâ kaldırılmamış, liyakat yerine torpil ve kayırmacılık kapıları aralanmıştır.
Genç öğretmen adaylarımız yıllarca emek verip sınav kazanıyor ama mülakatta eleniyor. On binlerce öğretmen işsizken, okullarda ücretli öğretmenlik uygulaması ile gençlerimiz kölelik düzeninde çalıştırılıyor.
Veliler dertli, öğretmenler umutsuz, öğrenciler geleceğe kaygıyla bakıyor. Peki, bu tabloyu kim düzeltecek?
Devletin verdiği kitaplar neden kullanılmıyor?
Eğer kitaplar yetersizse, MEB bu kitapları neden hazırlıyor?
Neden ek kitaplar bir ticaret unsuru haline getiriliyor?
Mülakat neden hâlâ kaldırılmadı? Öğretmenlerimizin hakkı neden gasp ediliyor?
Biz diyoruz ki:
Eğitim ticaretin değil, eşitliğin alanı olmalıdır.
Velilerimizin sırtına yeni yükler bindirilmemeli, çocuklarımızın geleceği paraya bağlanmamalıdır.
Öğretmenlerimiz mülakat oyunlarıyla değil, liyakatla atanmalıdır.
Ek kitap dayatmasına son verilmeli, öğretmen ve öğrencilerin ihtiyaç duyduğu kaynaklar devlet tarafından karşılanmalıdır.
Unutmayalım: bir ülkenin geleceği, eğitimine verdiği değerle ölçülür. Bugün velilerimizi ve öğretmenlerimizi görmezden gelenler, yarın ülkenin geleceğini karartmış olacaktır.
Öğretmenlerimiz mülakat oyunlarıyla değil, liyakatla atanmalıdır.
Yorumlar
Yorum Yap